20 Ekim 2016 Perşembe

ÖZ GÜVENİM




Yaşam doğada tüm varlıklar için var olabilme mücadelesidir. Her canlı varlık yok olmamak için çeşitli tedbirler alır. Çok bilinmese de aslında hücre aşamasında ve daha sonraki doğayla tanışma aşamalarında bir mücadele vardır. Tabiattaki her canlı neslini geleceğe aktarmak için ve yeni nesillerini süregen yaşamda tehlikelere karşı korumak amacı ile, doğum evresinden önce ve akabinde güvenli bir ortam arar. Çünkü toplumsal güven en üst evreden en alt evrede bulunan her varlık için zorunlu bir olmazsa olmazdır. Genel anlamda güven kişisel önem taşıyan toplumu bir arada tutan ayrıca huzurun temel yapı taşıdır. Kendini güvende hissetmeyen bir canlı devamlı daha güvenli bir ortam arar yada ortamını daha güvenli hale getirir. Basit bir sorunmuş gibi algılanan bu dürtü kişisel ve toplumsal boyutlarda bir çok sorunu da ortaya çıkarır.
                    Kişisel,toplumsal,ülkesel ve evrensel güvensizlik, önce başarısızlık,karışıklık, arkasından savaşları doğurur.Toplumun yapı taşları olan bireyler ve bu bireylerin kurduğu aileler eğer iç ve dış yapılarında bu sorunu bir şekilde aşamamışlar ise sorun kişisellikten çıkar,toplumsal yada evrensel sorun haline gelir. Birçok kişi özgüvenin başarıda büyük rolü oynadığını savurur,oysaki başarıda özgüvenin artmasında büyük rol oynar. Aslında aşama aşama bebeklikten,çocukluğa,çocukluktan,ergenliğe ve akabinde gençlik de özgüvenin kazanılması,kazanılan bu özgüvenin de egoya dönüşmemesi gerekir. Her başarı hak ettiği kadar takdir ve her başarısızlık da hak ettiği kadar motive edilmelidir. Kişilik farkları,yetenek farkları bunlara bağlı olarak gelişen ve değişen çevrede özgüveni yapılandırır. Toplumlar farklı algıları olan,bu algıları farklı bir şekilde sergileyen insan guruplarından oluştuğu için,aile içinde çocuklar ebeveynleri tarafından iyi analiz edilip,doğru yönlendirmelidir.Çocuk yetiştirilip,eğitimi sağlanırken,çocuğun yapabilecekleri meslekleri iyi tespit edip,o yönde bir eğitimi aşama,aşama alması sağlanmalıdır. Kişiliklerine saygı gösterilen ve yapıcı eleştiri  ile yönlendirilen çocuklarda başarı ve bu başarıya bağlı özgüven gelişmektedir. Çocuk kendini birey gibi hissettiği için başarısızlık durumunda bunun doğal bir durum olduğunu algılamakta ve çabuk atlatmaktadır. Tam aksi durumlarda yani kendi kişiliğini kabullenmeden veya kabul göremeyen çocuklar her atılımlarında korku hissettikleri için, özgüven eksikliği yaşarlar. Buda çocukda yapabileceklerini yapamama veya yapabilecekken adapte olamadığı için başarısızlık getirmektedir. Böylesi bir durumda aile bireylerinden veya çevreden aşırı tepki alan çocuk, demoralize olmaktadır. Onun içindir ki kişisel özgüven aslında büyük oranda karakter yapısı ile doğru orantılıdır. Toplumumuzda girişkenlik denilen şey aslında özgüvenin bir tür yansımasıdır. Ama herkes aynı yapıda olmadığı için özgüven eksiği yaşayan çocukların,rencide edilmeden küçük,küçük yapabilecekleri denemelerle veya olaylarla özgüveni kazanmaları sağlanmalıdır.Küçük bir örnek; Oğlum "R" harflerini söyleyemediği için bildiği halde tahtaya çıkıp okuma yapmak istemiyordu. Öğretmeni bu durumu fark etmiş,ona içinde "R" harfleri geçen bir şiiri ödev vermişti ve bu şiiri sınıf da değil sabah okulunun önünde okuyacağını,iyi çalışmasını istemişti.Bütün gün şiire çalışan kardeşim, ertesi gün bu şiiri tüm okulun önünde,bağıra bağıra ezbere ve hiç takılmadan okudu.Şimdi 6.sınıfta sınıf ve okul birincisi.
Bu örnekle de açıklamaya çalıştığım gibi özgüven aslında çocukluk da başlayan ve aile ile çevrenin yapılandırdığı,kişininde zaman içinde başarıları ile taçlandırdığı,mutluluk ve iç huzurun olmazsa olmazıdır. Onun içindir ki proje çocuklar değil,özgüvenli mutlu çocuklar büyütelim. O çocuklar kendi projelerini oluşturup,sevdikleri mesleklerde,huzurlu bir toplumu oluştura bilsinler.
   

                                                                                                     SEVGİ ÖZTÜRK

Hiç yorum yok: