12 Mayıs 2015 Salı

KAÇ KERE ÖLÜRÜZ


Adamın biri çölde yürürken kendini birden bir kuyunun dibinde bulur. Kuyu o kadar büyük ve derinmiş ki zavallı adam sonun burada olacağına inanmış, ölümü beklemeye başlamış. Kim bilir kaç gün sonra biri veya birileri buradan geçecek , geçse bile beni fark etmeyeceklerdir,diye düşünürken öylece uykuya dalmış. Ne kadar uyuduğunun farkında bile değilmiş, saatler geçmiş, açlık, karanlık, sessizlik içinde uyurken aniden atların ayak seslerini ve insanların konuşmalarını duymuş. sesler uzaktan ve derindenmiş  zor anlaşılıyormuş. Sevinçle kalkmış, bağırmaya başlamış "imdat kurtarın" "kurtarın beni" "ben buradayım, ölmek istemiyorum" Ama kimse sesini duymamış, duymadıkları gibi birbirlerine bağırıyor ve kızıyorlarmış. "Kim açık koydu bu kuyunun kapağını su kirlenecek" diye. Kocaman bir kayayı alıp, kuyunun üstüne koyup ağzını katıp, gitmişler.

Aşağıda ki adamcığaz olduğu yer çökmüş, tamam demiş sonum asıl şimdi geldi. Artık sesimi duyanda olmayacak bu sefer kesin ölürüm. Bir taraftan da önüne bakmadığı için kendine, bir taraftan kuyunun kapağını kapatmayanlara ve şimdi gelip kapatanlara kızıyormuş içten içe. Aklına gelen tüm duaları okuyor, yaptıkları ve yapmadıkları için Allah'tan af diliyormuş. Tam o sırada bir aslan sesiyle irkilmiş ve sıçramış çöktüğü yerden. Çok korkunç ve çok öfkeli bir hal içindeki aslan garip sesler çıkarıyor, sanki birilerine kızıyor gibiymiş. Aslanın kızgınlığı her gün su içtiği kuyunun üstünde kocaman bir kayanın oluşuna imiş. Adamcığaz tamam demiş kuyuya düştük ölmedik, kapağını kapattılar ölmedik, ama şimdi aslan kuyuya inecek su için ve beni de yiyecek asıl ölüm şimdi. Adam bunları aklından geçirirken bir taraftan da saklana bileceği, en izbe ve en karanlık bir yer arıyormuş. Bulduğu yere sindiği an bir gürültü ile kayayı yere atan aslan kuyunun içine atlamış, kana kana suyunu içmeye başlamış. biraz dinlenen aslan tekrar suyunu içip kuyudan çıkmak için geri geri gidiyormuş. Adamcığaz sonun nasıl olacağını artık düşünmüyormuş, kaderine razı aslanı seyrediyormuş. Büyük bir hamle ile kuyudan aslanın atlayacağı sırada Allah tarafından bir ses aslanın kuyruğuna asıl demiş, ani bir hamle ile aslanın kuyruğuna yapışan adam bir dakika sonra kendini kuyunun dışında bulmuş. Karnı tok, suyunu da içmiş olan aslan geldiği gibi hızla ve hırsla gitmiş. Adamcığaz bir kaç saat içinde ölümün kaç halini ölmeden yaşamıştı. Her ikisinde de bir kurtuluş ümidi varken en son aslanla kuyuda kalışı kesin ölüm idi. Ama ölüm gözüyle baktığı kurtuluşu, celladı gözüyle baktığı ve seyrettiği ise kurtarıcısı olmuştur. Hayat da bu değil mi ? Kaç kez düşeriz yaşamımız boyunca kuyuya ,bazen sığ bir kuyu olur , bazen de derin , bazense dipsizdir. Bazen tek hamlede Allah der çıkarız, bazen de çabaladıkça batarız. Kimi zaman birileri olur, etrafımızda kimi zaman tek başımıza kaderimize mahkum. Çoğu zaman ise kuyudan kurtuluşu değil de neden neden diyerek tüketiriz ömrümüzü. VE YAŞARKEN KAÇ KERE ÖLÜRÜZ..............................

 Her seferinde yaradan bize kurtarıcı, yol, çıkış, umut, duygu, his verir. Silkine bilmek, doğrula bilmek , çıkabilmek ve yaşayabilmek için. Defalarca yaparız aynı hatayı, gerek kişisel, gerek toplumsal. Bakmayız yürüdüğümüz yola, gittiğimiz yöne, bastığımız şeye, tutunduğumuz dala. Çünkü biz çabuk güveniriz, emin oluruz, zaten doğruyu da biz biliriz. Kolay kolay değiştiremeyiz, kendimizi, özümüzü ve fikrimizi ta ki düşene kadar. Düşüp de gerçekleri görene kadar, kurtuluş ararız bir yol, bir çıkış. Dostlar ya yok olur, ya o anda kaybolur , seyreder el vermezler, bakarlar görmezler, duysalar işitmezler zaten onlar dost değildirler. Çok şeyi anlarsın, çok şeyi ararsın kendinde buldukların, bulamadıkların hepsi sende yeni bir sen olur , artık sen sensiz yaşarsın şu koca alemde .

                                                                                                                           SEVGİ ÖZTÜRK

Hiç yorum yok: