Fast Food’dan bazen kaçamıyoruz. Kaliteli bir hamburger ve sıcacık patates kızartması maalesef her zaman lezzetli görünebiliyor. Üstelik de zincir restoranlar kendi markalarını daha görünür, akılda kalıcı kalması için her türlü reklam, slogan ve taktiği deniyorlar. Bu markaların amacı kendi restoranlarına her seferinde tekrar dönmenizi sağlamak ve onları tercih etmeniz için kafanızda yer etmek. İşte fast food restoranlarının akıllarımıza girmek için kullandığı 8 taktik.
Yemeği arzu nesnesi haline getirmek:
Vurucu sloganlara çok sık rastlanıyor. “… gibisi yok”, “…. seni çağırıyor” gibi. Kelime seçimleri ürüne öyle anlamlar katıyor ki yediğimiz hamburger ya da pizza sadece bir yemek değil aynı zamanda bir arzu nesnesi. Yediğimiz burger sadece bir burger değil bir deneyim olarak pazarlanıyor. Üstelik bu deneyim alabildiğine subjektif, kişisel bir deneyim.
Her zaman menü boyutlarının arttırmanın teklif edilmesi:
Yemeğinizi seçtiğiniz anda karşınıza gelecek soru hazır: “… fiyata menünüzü büyük seçim yapmak istemez misiniz?” Fast food restoranlarının en çok kullandığı taktiklerden birisi. Teklif şu, daha az paraya daha büyük miktarlarda yiyecek almak. Fakat sakince bir düşünelim; ödediğimiz para ne olursa olsun artacak, ayrıca karşılığında aldığımız da sadece daha fazla kalori. İçeceğinizi iki katına çıkarmak belki kuruşlarla ya da liralarla ifade edilecek küçük bir meblağ olabilir ama alacağınız kalori en az 400 daha fazla olacak.
Lezzetli kokularla baştan çıkarmak:
Restoranlar kokuların öneminin farkındalar. Lezzetli kokular her zaman iştah açıcı işe yarıyor. Sadece bunun için bile kendi ürünlerinin kokularının dışında ortamı kokuya boğacak ekstra yöntemler de kullanılabiliyor. Bazı koku üreten firmalar lezzetli hamburger, patates kızartması, patlamış mısır ya da waffle kokularını yapay olarak üretebiliyorlar. Restoran zincirleri bu koku üreticilerinin materyalini kullanarak kendi ürünlerinin kokularıyla birleştirip daha da etkili hale getirebiliyorlar. Bu cezbedici kokuların da etkisiyle salata yerine büyük boy patates kızartması seçme şansımız da artıyor.
Çocukları oyalayacak ortamı sunmak:
Ailenizle beraber bir fast food restoranına gittiğinizde çocuk menüsü ve oyuncağı çocuğunuza yetmeyebilir. Fakat opsiyonlar bitmiyor oyun parkları, top havuzları çocukların ilgisine sunuluyor. Aileler için çocuklarının 1 saatlik eğlencesi hem çocuk için hem kendi yemeklerini yiyip sohbet edebilmek için cazip görünüyor. Hatta o kadar cazip ki çocuklar yemeklerden çok bu aktiviteler için ailelerinden yemeğe gitmeyi talep edebiliyorlar.
Açlığı tetikleyecek renk seçimleri:
Şimdi gözünüzün önüne büyük fast food zincirlerinin logolarını getirin. Bir benzerlik dikkat çekici olacaktır, renk seçimleri üç aşağı beş yukarı aynı. Çünkü bilimsel olarak da bilinen bir gerçek şu ki, kırmızı ve sarı renkleri açlığımızı tetikleyen renkler. Sarı renk daha çok yemek istemenizi sağlayacak çünkü bu rengi görmek beyinde mutluluk hormonu serotoninin salgılanmasını sağlıyor. Kırmızı renk ise vücut tepkilerini hızlandırıyor ve daha etkili hale getiriyor. Peki ne mi oluyor? Büyük boy bir burgeri 2 dakikada mideye indirmiş oluyorsunuz.
Yapay tatlandırıcılarla lezzeti arttırmak:
O patates kızartmasının lezzetini farklı yapan nedir? Biliyoruz ki yağ, şeker ve tuz her yemeği daha lezzetli ve daha bağımlılık yapacak hale getirici yapabilir. Ama biliyoruz ki tatlar sadece doğal ürünlerden gelmiyor. Çok çeşitli yapay tatlandırıcılar bu restoranlarının ürünlerinin lezzetinde önemli yer tutuyor. Hatta öyle maddeler kullanılabiliyor ki, bazı bilimsel araştırmalar sonuçların uyuşturucu madde bağımlılıklarına yaklaştığını gösterebiliyor.
Grup aktivitelerini teşvik etmek:
Tek başına yemek yemek hepimiz için sıkıcı fakat daha aslında daha sağlıklı. Araştırmalar gösteriyor ki insanlarla beraber yemek yediğimiz zaman %30 oranında daha fazla tüketiyoruz. Eğer kankanız bir tatlı alma niyetine giriştiyse sizin de ona katılmanız çok zor olmayabilir. Bu kalabalıklar artınca miktarlar da yükseliyor. Araştırmalar 7 ya da daha fazla kişiyle yemek yendiği zaman kalori bazında tüketimin %90 lara varacak miktarda artabildiğini gösteriyor. Fast food restoranları da bu tüketimi teşvik etmek için ellerinden geleni yapıyorlar: Geniş masalarda, garsonlarla ve hesaplar uğraşmak zorunda kalmadan, toplu menülerde indirim yaparak her seferinde daha fazla tüketmeniz için uğraş veriyorlar! Ne kadar kalabalık varsa hem miktarca, hem sayıca o kadar fazla tüketim olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder